Babil Kulesi (Babylon): Brughel başta olmak üzere birçok sanatçıya konu olan efsane. Dillerin ayrılmasını anlatır. Günümüzde Babylon aynı zamanda çok seslilik anlamında olumlu tınıyla kullanılmaktadır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir. Nuh'un oğulları Büyük Tufan'dan sonra Sinar (Sümer)'da yerleşmiş, burada bir şehir ve göklere yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Akadca”bāb-ilû “sözcüğü Tanrı'nın kapısı demektir. Sümerced aynı anlama gelen sözcük Kadingirra'dır. Eski Ahit'te Babil sözcüğü “Babel” şeklindedir. Bu kelime İbranice Bavel kelimesinden gelir ve Eski Ahit'te "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır. Barbizon Okulu: Adını Fontainebleau (Fransa) yakınlarındaki Barbizon köyünden alan manzara resmi anlayışı. Romantizmin içselliğinden ayrı olarak belli bir gerçeklik açısından manzaraya yaklaşmışlar; gerek İzlenimciler gerekse de kübistler üzerinde büyük etki bırakmışlardır. Barok: 1600-1750 yılları arasındaki üsluba verilen ad. Portekizce (bazı tarihçilere göre İspanyolca) “barocco”dan gelir. Anlamı “muntazam olmayan incilerdir”dir. Kavram parıldama, şişkinlik anlamında bir çağrışıma sahiptir. Barok üslupta gösteriş, hareket ve uçuşma hissi vazgeçilmezdir. Eğriler, kıvrım ve parıldama baskındır. Mekân ve figür ayrılmazcasına birbirine yapışıktır. Barok bir sanatsal üslup olmasının yanında insanlık tarihindeki heyecanlı ve gösterişli atılıma verilen adlardan biridir. Durgun klasik üslup değişmiş hareket ve genişleyen formlar oluşmaya başlamıştır. Öncelikle Rönesans'ta Michelangelo'nun şişkin formlu heykellerinde hissedilmeye başlanmıştır. Resimde barok Caravaggio Rembrant, Rubens, Valasquez gibi usta ressamların katkısıyla modernizme giden yoldaki önemli bir eşiktir. Barok çağ, ayrıca Decartes'den, Newton'a bir keşif çağı olarak da görülür. Özellikle müzikte çok sesliliğin kendini bulduğu bir zaman dilimidir. Bkz: Maniyerizm Bauhaus: Sanat ve tasarım okulu Bauhaus, ünlü mimar Walter Gropius’un önderliğinde 1919’da kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde, Bauhaus tasarıma taze bir yaklaşım getirmeyi amaçladı. Bauhaus tasarımcıları, ana renklerin ve kare, üçgen, daire gibi basit şekillerin kullanımı ile öne çıkar. Sanat ve uygulamalı zanaatları tekrar buluşturmak en önemli amaçlarından biridir. Minimalizm, sadelik ve işlevsellik Bauhaus'un yaygınlaştırdığı modernist yöntemler olarak bilinirler. Kandinski, Paul Klee gibi birçok sanatçı okulda görev almıştır. Bauhaus, modern sanat ve mimarlık tarihindeki en önemli dönemeçlerden biridir. Rönesans'tan bu yana yerleşen anlayışları yıkmaya çalışmıştır. Sanat yüceltilirken tarihsel süreç içerisinde zanaat küçümsenmişti. İşte Bauhaus oluşturduğu yeni eğitim sitemiyle bu yarılmayı ortadan kaldırıp ikisini tekrar barıştırmaya çalışmıştır. Özellikle “endüstri tasarımı” yeni bir sanatçı kimliği için önemli hale gelmiştir. Sanatın mimarlıktan tekstil tasarımına, grafikten mobilyaya, seramikten heykele ve resimden endüstri tasarımına kadar uzanan geniş bir çerçevede oturtulmasını sağladı. Öğretim iki temel grup disiplinini kapsıyordu. “Werklehre” denilen ve “beceri öğretimi” diye çevrilebilecek birinci grup taş, ahşap, maden, çamur, cam, renk ve dokuma gibi atölyelerde oluşturulmaktaydı. İkinci gruba “Formlehre” adı verilmekteydi ve birincisinin aksine, bu bölüm daha çok kurumsal çalışmaya ve biçim yaratma sorununa eğiliyordu. Beat Kuşağı: 1950 ve 60’lı yıllarda Newyork'ta bir araya gelen özgürlük, cinsellik ve uyuşturucu deneyimleri üzerinden Amerikan Rüyası ve konformizmine, tutuculuğa başkaldıran edebiyatçı ve sanatçıların oluşturduğu grup. Beat yol teması ve Budizm, Zen gibi uzakdoğu mistismi ile kurdukları bağ dolayısıyla 1968 gençlik hareketi ve Hippi kuşağı üzerinde etkili olacaktır. 1960’lara girilirken Beat Hareketi, Amerikan yer altı gençliğinin öncüsü haline gelmiş ve müzikten sinemaya, şiirden romana her alanda etkisini göstermeye başlamıştı. 60’ların öne çıkan müzisyenleri Beat Kuşağı’ndan ciddi anlamda etkilendiler. The Doors, Bob Dylan, The Rolling Stones, The Beatles, Pink Floyd gibi gruplar yaptıkları deneysel çalışmalarla Beat Kuşağı’nın gelenek yıkıcı-muhalif karakterinin müzikteki temsilcileri oldular. Mülkiyetsizlik-aidiyetsizlik gibi değerleri merkezine koyan Hippiler doğrudan Beat Kuşağı’nın derin etkisi altındaydılar . Yeraltı edebiyatının oluşmasında büyük katkıları olacaktır. Jack Kerouac'ın Yolda (On the Road, 1957) ve Zen Kaçıkları (Dharma Bums), Allen Ginsberg'in Uluma (Howl, 1956) ve William S. Burroughs'un Çıplak Şölen (Naked Lunch, 1959) adlı eserleri bu akımın ilk ve önemli yapıtlarındandır. Berliner Sezession: 1899'da Berlin'de M. Liebermann'ın önderliğinde bir araya gelen ve akademik anlayışa karşı çıkan alman ressam topluluğu. Kısa sürede tüm Avrupa'da ilerici sanatçıların toplandığı bir forum haline geldi. Body Art: Beden sanatı. 1960 sonrası yaygınlaşmıştır. Sanatçının bizzat kendi bedeniyle oluşturduğu performans. Bohem: Kavram ilk olarak kaygısız, tasasız yaşantılarıyla ilgili Çekoslavakya sınırları içerisindeki Bohemya'daki çingeneleri tanımlıyordu. Fakat 19. yüzyıldan sonra Alman romantizminin de etkisiyle, sanatçıların özerk, bağımsız ve burjuva yaşantısı dışındaki serbest ve özgür yaşantısını vurgulamak için kullanılmaya başlandı. 1851'de yayımlanan Henry Murger'in “Scenes de la vie de boheme” adlı kitabından sonra yeni bir anlam edindi. Bugün bohem sanatçı topluluklarını tanımlayan kavram olarak etkisini sürdürmektedir. Brücke Grubu: 1905 yılında Alman ressamlar Erich Heckel, Karl Schmidt Rottluff, Ernst Ludvik Kirchner ve Frizt Bleyl'in Dresten'de “Köprü” adıyla kurdukları grup. Fovistler gibi yerleşik sanat anlayışın altüst etmek istiyorlardı. İlk çalışma mekânları Dresden-Friedrichstdat'taki yük istasyonları yakınlarındaki basit atölyelerdi. Bir lamba fabrikasında sergi açtılar. Birçok Fransız sanatçıyı Almanya'ya davet ettiler. Brugge Okulu: 15. yüzyılda Brugge şehrinde gelişen Flaman resim okulu. Önde gelen sanatçısı Jan van Eyck'tir. Bürlesk: Fr. Burlesque. Abartı, parodi, grotesk ve gülünç içeren tiyatro ve müzikaller için kullanılmakla beraber sinemada da yaygınlaşan edebi bir tür. Bkz: Grotesk |